29 Mayıs 2012 Salı

1 DÜĞÜN 4 KOMBİN



Uzun bir aradan sonra merhaba… Ne zamandır sesim soluğum çıkmıyor biliyorum ama yoğun günler geçirdiğimi belirteyim hemen. Bilenler bilirler kendi şirketimizde İnsan Kaynakları yöneticisiyim ve bu günlerde çok yoğunum. Bunun dışında yine bilenler bilirler Mah-i Nev Kaftan ve Kına Organizasyonun da kurucusuyum, anlayacağınız gündüzleri işyerinde akşamları Home Office durmadan çalışıyorum. Mah-i Nev i merak edenler buradan ve buradan bakabilirler. Mah-i Nev le ilgili yakında daha ayrıntılı bir paylaşımım olacak inşallah. Bunun dışında geçen hafta babannemi kaybettik L 1 hafta bursadaydım, yokluğuna hala inanamıyorum sanki bursaya gidince görecekmişim gibi geliyor L Allah mekanını cennet etsin, dualarınızı esirgemeyin. Başsağlığı için arayan soran tüm arkadaşlara çook teşekkür ederim. Fakat her şeye rağmen hayat devam ediyor…

Eşimin kuzeni bursa’dan gelin aldı anlayacağınız birdim iki olduk Bursalı gelin olarak J Düğüne giderken görümcelerimle kapıda denk geldik hemen fotoğraf çektim. Biliyorsunuz dört görümcem var, biri yok bu fotoğraflarda en kısa zamanda onun kombinini de yayınlayacağım.




Benden başlayalım o zaman. Benim kombinim düğüne bir saat kala oluştu inanın. Cenaze dolayısı ile düğüne bir hazırlık yapmadım. Bursadan dönerken yolda gardrobumu gözümde canlandırmaya çalıştım ve görmüş olduğunuz ceketim aklıma geldi. Bu ceketi evlenmeden önce H&M den isviçreden almıştım. Görünce hoşuma gitmişti bir yeri gelir diye almıştım ve ilk defa bu düğüne nasip oldu. Kemer ise ipekyoldan aldığım bir elbisenin, onu da bu kombinde kullandım. Etek ise batikten sadece 40 TL ye indirimden aldığım şifon uçuş uçuş bir etek. Günlük kullanırım diye almıştım ama düğün için de çok şık durdu. Etekten memnun kalınca yeşil ve pembesini de aldım hatta J Ayakkabılarım çıkmamış ama onlar da gümüş saten üzeri taşlı açık ayakkabı, portföyüm de aynı şekilde gümüş rengi saten üzeri taş işlemeli.




En küçük görümcem Asude ile devam edeyim. Asudenin eteği, bluzu ve portföyü İpekyolun yeni sezonundan. Eteğin aslında yırtmacı var ama orasını terziye verip içine astar diktirerek kapattırdı. Ceketi Twist. Ayakkabısını görmüyorsunuz, örtüsünün renginde Zaradan.



Sıra geldi Sabahate. Sabahatin ceketi Twistten ancak pembe tül ve taş işlemesini sonradan yaptırdı. Sabahatte benim gibi ceketi daha önce görüp beğenip yeri gelir kullanabilirim diye almıştı, gördüğünüz gibi yeri geldi ve çok ta hoş durdu. Eteği ise özel dikim. Portföyü Accessorize. Portföyünü ve şalını ince şerit taş ile işledi ki ceketi ile bir bütünlük olsun. Ayakkabıları siyah saten Nine West.



Zeliha, Gülsüm Rana’nın annesi ve en büyük görümcem. Ceketi ve eteği ipekyol’dan. Örtüsü Pierre Cardin. Gülsüm Rana’nın elbisesi ise teyzelerinin Arabistan’dan umreden getirdiği ve markasını şuan hatırlayamadığım hediyeleri.




Benden şimdilik bu kadar. Biliyorum daha Amerika postlarımı bekliyorsunuz devamı en yakın zamanda gelecek J




Maşallah demeyi unutmayın ;)
Özlemişim buraya yazmayı….

3 Mayıs 2012 Perşembe

AMERİKA MACERALARI-ORLANDO PART 2: SEA WORLD


Merhaba Hanımlar,
İlk Amerika postuma gelen yorumlardan anladığım kadarıyla herkes alışveriş kısmını accık kıskanmış J (Denizlilice accık=azıcıkJ) Ben olsam ben de kıskanırdım ama şöyle düşünün paranız cebinizde kaldı J  Amaaaan zaten hiiç güzel şeyler yoktu alınacak J  Umarım az da olsa teselli edebilmişimdir sizleri…

Telaş etmeyin bu postumda alışverişin A’ sından bahsetmeyeceğim J Bu postumu size önceki yazımda bahsettiğim tema parklarından SEA WORLD e ayırdım. Adından da anlaşılacağı gibi sulu bir ortam ve suda yaşayan hayvanlar vardı parkta. 2 Adet Roller Coaster diye adlandırılan büyük hızlı trenlerden, bir adet korku tüneli bağlantılı yüksekten hızla inen ve içinizi bir hoş eden indiğinde ise suya düşen bir tren. Onun dışında yunusların tiyatrosu, balinaların tiyatrosu ve etrafı seyredebileceğiniz yüksek bir kule vardı.

Gelelim yakından değerlendirmelere. Girişte elinize bir harita veriyorlar ki gezmeniz rahat olsun zira park büyükçe. Girişte sizi pelikanlar karşılıyor. Renkleri o kadar harika ki bakmaya doyamıyorsunuz. Allah neler yaratıyor…



Pelikanlardan sonra yunusların büyükçe bir havuzları var. Eğer yem vermek isterseniz sıraya giriyorsunuz tabi onunda belli saatleri var. Çok uzunca bir sıra olduğundan biz sıraya girmedik, bakmakla yetindik.



Biraz ilerleyince gördük ki yunusların havuzlarını yer altından camlardan izleyebiliyormuşuz. Gerçekten harikalar. Gülümseyen yüz ifadeleri insana huzur veriyor. 



Yunuslar bitti herhalde derken baktık ki devamında tiyatro gösterileri varmış. Salon da doluydu belirtmek isterim J
Fotoğraflar her şeyi anlatıyor sanırım. Muhteşem bir gösteri yaptılar bize.






Ordan sonra sıra korku tünelli sulu trene geldi J Yüksekten düşerkenki o içimizin kayması hissini hız severler bilirlerJ Çok eğlendik.


Doyamadık bir de roller coastere bindik fakat ben kireçlenme problemiyle hayatını devam ettirmeye çalışan boynumu incittim ve sonraki parklarda roller coasterlara binemedim maalesefL


Ama onun yerine bol bol değişik deniz canlısı gördüm.
Manta Vatozu…



Köpek balıkları...


Köpek balıkları tüneli!...


Deniz atı…


Neon deniz yıldızı...


Bitkiymiş gibi görünen deniz hayvanı (adını bilmiyorum maalesef ama bizi hayretler içerisinde bıraktı, kim bilir daha neler var okyanusun derinliklerinde…)


Kuleye çıkmadan önce bir yorgunluk kahvesi içelim dedik. Her köşebaşında olan ve parkta da olmasına şaşırmadığımız starbucksa attık kendimizi. Bir de ne göreyim atıştırmalık tatlıların boyutları o akdar büyükki gözlerme inanamadım. Fotoğrafta çok anlaşılmamış ama o muffinler var yan bir bebeğin kafası kadar abartmıyorum! Cookieler de pasta tabağı büyüklüğündeydi.


Biz kahveleri yudumlayıp muffinleri mideye indirirken sincap geldi yanımıza hem de poz bile verdi J


Kule ve manzaraları…





Son olarak parktan birkaç görüntü…






Böylelikle bir Amerika postunun daha sonuna gelmiş olduk J
Birdahaki postlarda görüşmek üzere esen kalın (Haber spikeri olurdu benden J)

NOT: Önceki postumdaki uyarılar üzerine elimden geldiğince çok fotoğraf koymaya çalıştım.