28 Nisan 2012 Cumartesi

AMERİKA MACERALARI- ORLANDO PART 1



Ben geldiiiiim J
Biliyorum çok uzattım arayı ama o kaaa çok fotoğraf vardı ki ayıklamak zamana aldı biraz. Yediğin içtiğin senin olsun gezdiğini gördüğünü anlat içerkli birçok mail msj aldım sizlerden. İlginiz için çok teşekkür etmek isterim öncelikle.
Amerika başlasın… J
Eveet daha önceki postlarımda denk gelmişsinizdir eşim iş icabı çok seyahat ediyor bende arada ona eşlik ediyorum. Amerika fuarını da böylelikle değerlendirmiş oldum J Hele bir de Florida da olunca hiç kaçmazdı. Disney world’dan Universal Studiosa kadar sayısını bilemediğim birçok tema eğlence parkına ev sahipliği yapıyor Orlando. Park cenneti de diyebiliriz aslında. Orlandoluların başlıca geçim kaynağı Turistler. Her köşe başı bir otel. Onun dışında outlet AVM’leri ile meşhur. Gerçekten kaliteli Outlet AVM leri var hani böyle Pazar yeri gibi değil de derli toplu büyük koleksiyon halinde ürünlerin geldiği dünya markaları var. Aslında Orlandoda şehir açısından görülecek birşey yok. Taktir ettim yoktan var etmişler. Bomboş arazilerine parklar kurarak kendilerine büyük bir gelir kapısı oluşturmayı bilmişler. En baştan anlatmam gerekirse…
Denizliden istanbula uçtuk Bursadan da geçtik bende tabi hemen fotoğraf makineme sarıldım. Uzaktan da olsa bursayı görmüş oldum J Bursayı görmeden çıkmadım anlıyacağınız yola J Ayıp olurdu yoksa… J





Istanbul’da bizi böyle karşıladı…





Derken Washingtona ordan da aktarmayla Orlandoya geçtik. Orlandoya geçerken United airlinesı kullandık. Çok ayrıntıya girmeden Türk Hava Yollarının kıymetini bilelim diyorum sadece!
Orlandoya vardığımzda 24 saatlik bir yolculuğu geride bırakmış ve jet lag olmamak için uyumamıştık. Tabi attık kendimizi hemen otele. Ertesi sabah ne yaptık dersiniz???
2 Outlet ve 1 AVM gezdik J Kendimizi Alışverişin sıcak kollarına bıraktık J
Bu fotoğraf durumu özetliyor sanırım J





Bu da 3 numaralı görümcem Sabahat J






Yemeklerle ilgili şunu söyleyebilirim porsiyonları kocamaaaaaaaaaan. Amerikalıların da neden kocaman olduklarını anlamış olduk J Ama sıcak insanlar. Gitmeden önce bendeki imajları soğuk, kavgacı ve ukala idi (Dünya siyasetinden olsa gerek bu fikrim) ama öyle değillermiş cidden. Ayrıca havaalanından starbucksına kadar örtülü çalışan birçok bayan gördüm. Bunu Avrupa da bile zor görürsünüz. Kısacası amerikadan öğreneceğimiz şeyler var! Havaalanındaki pasaport kontrol memuru da soonnnn derece babacan, sevecen ve tatlı bir insandı eklemeden geçemicem J
Yemeklere geri dönersem gitmeden birçoğunuzun yakından takip ettiği Serra dan aldığım tavsiye üzere Cheesecake Factorye gittim ve çok memnun kaldım. Eşimde tavsiye etmişti ve haklılarmış. Amerikanın en tutulan zincir restoranı gibi geldi bana çünki ister haftasonu ister haftaiçi ister gündüz ister gece gidin 30-60 dk arası bekleme sırası oluyor! İki kez gittik ikisinde de böyleydi. Hem mönüsü çok geniş hem cheesecake ı süper. Daha doğrusu gerçek cheesecake yiyorsunuz diyebiliriz. Bu pozu da Serra için verdim J





Olurda yolunuz Orlandoya düşerse bi hata edip Anatolia türk restoranına uğramayın feci faciaydı. Canlı jazz güzeldi ama türk temasına uygun değildi bence. Tavsiye edeceğim ise Habibi adındaki Lübnan restoranı. Tadı yerinde mekan güzel nargile bile varJ





Onun dışında Taksiler oldukça pahallı bence marketler restoranlar da pek uygun değil, yani orda asgari ücretle geçinmenin kıt kanaat olacağı düşüncesindeyim.
Havaları nasıl derseniz yazın herhalde bunaltıcı olur ama nisanda süperdi. Ekvatora yakın olduğundan tropikal bir havası vardı ve biz çok sevdik. Denizliye gelince üşüdüm resmen! Yalnız taksiciler sıcağı pek sevmiyor anlaşılan. Klimayı en soğukta son hız çalıştırdıkları için dubaiden sonra amerikayı da donduğum anlarla hatırlayacağım. Onun dışında hani bizde caddelerde köpek kedi görürüz ya Florida da kertenkele görüyorsunuz J çok tatlıydılar ama ufaklar hep.





Bu balıklar da otelin akvaryumundan. Bu gördüğünüz balon balığı. Tehlike anında yani korktuğunda şişip diken diken oluyormuş. Eşimle kuzeni biz dönene kadar her önünden geçişlerinde korkutmak için çeşitli numaralar denediler ama başaramadılar J Bunu tanıdınız mı? Finding Nemo’daki Dori olur kendisi J







M&M’s sevmeyen var mı?





Bu postumu genel anlatıma ayırdım diğerlerinde tema parklarını ayrı ayrı anlatacağım bir de Miami var tabi J
İyi tatillerrrrr… Güzel havanın tadını çıkarın emi?

11 Nisan 2012 Çarşamba

MODERN DANTEL


Geçenlerde bebek görmeye gittiğimiz çiçeği burnunda anne Fatma’nın salonundaki bu danteli görünce çok beğendim. Annesi yani Sevim halamız örmüş çeyizine.  Yapımı teknik olarak çok zor değil, dantel kısmı sonradan kumaşa monte edilmiş ve bence son derece sade ve modern bir dantel olmuş. Görür görmez bunu blogumda paylaşmalıyım dedim ve çektim fotoğraflarını.





Onun dışında dünyaya gelen oğlu için yengesi hediye etamin battaniye örmüş Çok şık değil mi? Aynı bir tablo gibi…



Mutlu günler…

MACERA DOLU AMERİKA




Siz bu satırları okuduğunuzda ben muhtemelen Amerika uçağında olacağım. Kısmetse 10 gün buralarda yokum. Floridaya gidiyorum. Bol bol fotoğraf ve güzel anılarla geri dönmeyi planlıyorum. Allah sağ salim gidip gelmek nasip etsin. Döndüğümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın J
Dualarınızı bekliyorum…

10 Nisan 2012 Salı

RACLETTE PARTY



Bu da nedir diyenler için hemen açıklayayım raclette İsviçrenin milli yemeği diyebiliriz. İki tane var zaten diğeri de Fondue. Raclette ve Fondue birer peynir çeşidi. Raclette in ızgarası var eritip haşlanmış patatesin üzerine gezdiriyorsunuz, Fondueyü ise tenceresinde eritip çubuklarıyla ekmeyi banıp banıp yiyorsunuz. Raclette i yemesi çok daha zevkli, ortaya alıyorsunuz ızgarayı, etrafına dilediğiniz mezeleri, ocak başı kıvamında lezzet yolculuğuna çıkıyorsunuz. İsviçre’den gelirken bir kalıp raclette getirmiştim, geçtiğimiz haftasonu afiyetle görümcemler ve eşleriyle birlikte yedik. Onlar da beğendiler. Hem yemesi zevkli hem tadı güzel. Yanına hangi mezeleri yaptığıma gelirsek: Hünerlibayanlar blogunun sahibesi Müge hanımın haydari, beyaz peynirli kırmızıbiber sarması ve acılı ezme tariflerini uyguladım sonuç güzel oldu buradan bakabilirsiniz. Onun dışında herse diye adlandırdığımız közlenmiş patlıcan salatası ve Rus salatası yaptım. Görümcemlerde gelirken çiğ köfte, soslu patlıcan ve biber tatarı getirdiler. Biber tatarı Denizlinin kale ilçesine has bir biber kızartması türü, onun için ayrı bir post hazırlayacağım. Ayrıca ızgarada kızartılmak üzere, biber, kabak, patlıcan, mantar, sosis ve sucuk hazırladım. Onların dışında babycorn mısır turşusu ve karışık turşu vardı. Tatlı olarak ta bir önceki postumda tarifini paylaştığım ayva tatlısı servis ettim.








Diyeceksiniz ki raclette peynirini nerden bulacağız. Olsa olsa İstanbulda bulunabilir diye düşünüyorum. Ben kaşarla denemeyi planlıyorum sonucu buradan bildiririm size. İşin ilginci raclette ızgarası Türkiyede satılıyor esse de falan gördüğümü hatırlıyorum ama peynirini hiç görmedimJ


Hoşçakalııııııınnnnnnnn

9 Nisan 2012 Pazartesi

DÜDÜKLÜDE PRATİK AYVA TATLISI


Öncelikle Merhabalar Hanımlar, Mutlu Haftalar,

Bu tarifi İsviçreye gittiğimde komşumuzdan almıştım ve tarifin kolaylığını duyunca çok sevindim. Haftasonu yaptığımız Raclette Partisi için uyguladım tarifi ve sonuç çok güzel oldu.
Tarife gelirsek:
2 KG Ayva
3 Su bardağı toz şeker (Bu ölçü ile tatlı hafif oluyor, siz arttırabilirsiniz)
Ve bir adet düdüklü tencereye ihtiyacınız olacak.
2 Kg ayvadan 14 yarım ayva çıktı isterseniz tarifi yarıya da indirebilirsiniz.
Ayvaları soyuyoruz ve ortalarını çıkarıyoruz yalnız çekirdeklerini ayırın atmayın, onlarla birlikte pişireceğiz. Ben soyduğum ayvaları su dolu bir kaba attım ki hemen kararmasın. Soyma işlemi bitince düdüklü tenceremizin dibine yan yan ayvaları yerleştiriyoruz ve üzerine, çıkan çekirdekleri ve şekeri koyuyoruz (karanfil de koyabilirsiniz ben koymadım). Düdüklüyü kapayıp pişiriyoruz. Süresine gelince benim düdüklüm taze fasulyeyi 10 dakikada pişiriyor (Düdüklüsü çıktıktan sonra tabi) Ayva tatlısını 4.5 dk da pişirdim. Püf noktası ise düdüklüyü hemen açmıyoruz, ertesi gün açıyoruz. Ben akşam pişirdim sabah açtım.
Servis ederken de orta göbeklerine kaymak koydum üzerine de fıstık tozu serptim.
Denemenizi tavsiye ederim çok pratik. Bir tek ayvaların ortasını çıkarmak biraz zahmetli oluyor. Çay kaşığı yardımı ile çıkarırsanız ortaları rahat olur.



Şimdiden afiyet olsun hanımlar….
Not: Raclette partisi görüntüleri çok yakında.

7 Nisan 2012 Cumartesi

2012 İZMİR BAHAR GEZİSİ


Bu yılki İzmir ziyaretimizi de geride bırakmış bulunuyoruz. Her yıl fuar sebebi ile 1 hafta İzmir’de oluyoruz. Aslında eşimin işi ama ben de takılıyorum haftasonları peşine, o çalışırken ben geziyorum J İzmir fuarı bayağı şenlikli oluyor bizim için, denizliye yakın olduğundan ailecek ziyaret ediyoruz fuarı.  Madem fuar dedik fuardan birkaç görüntü gelsin. Bu kuzucuk bizim en küçüklerin en büyüğü J İlk torun Gülsüm Rana. O gün günündeydi birsürü poz verdi bana J




Bu da fuar alanına giren ve karnını doyurmaya çalışan güvercin J Yerdeki çerez kırıntılarına gözünü dikmiş. Bir güzel doyurdu karnını…



İzmir’e her gelişimizde mutlaka uğradığımız yer Tavacı Recebe geldi sıra. Mmmhhh o tavası var ya dünyalara bedel. Tatlısından yemeklerine, servise, hizmete kadar her şey mükemmel. O hizmete ödediğiniz ücrette gayet makul bence. Ambiyansta süper, anlatama gerek yok fotoğraflardan görüyorsunuz zaten... Ben bir de bursadaki tavacı recebe gitmiştim o da çok güzel. Tavsiye ederim. Bir de İstanbul ve Ankara’da var ama ben onlara gitmedim.









Tavacıdan sonra kordonda dolaştık eşimle, gece gece kordon böyle…



Basmane meydanı… 



Gelelim karşıyakaya… Annemle babam ziyaretime geldiler isviçreden, izmire uçtular oradan denizliye geçtik hep beraber, tabi denizliye geçmeden izmirde dolaştık. Karşıyaka sahilini gezdik birlikte. Hava çook güzeldi ne sıcak ne serin. Sahilde simit yedik, mısır yedik ve tabii dondurma ;) Yapılması gereken ne varsa yaptık anlayacağınız. Babamın elinde kamera benim elimde fotoğraf makinesi çekim yapa yapa dolaştık. Bunlarda birkaç kare…






Çiçekleri görünce dayanamadım çektimJ




Güzel bir geziydi benim için. Herkese tavsiye ederim izmir kaçamağını…
Sağlıcakla kalın…

2 Nisan 2012 Pazartesi

BAHÇELER ÇİÇEKLENSİN



Merhaba Hanımlar,

Bahar gelmiş hoş gelmiş J Uzun ve çetin geçen kışın ardından güneş ve ılık hava yüzünü göstermeye başladı. Kışın griliğinden sonra insanın gözü renkli renkli çiçekler görmek istiyor. Biz bayanların bahar görevlerinden biri de bahçelerimizi saksılarımızı renklendirmek J
Ben de birçoğunuz gibi koyuldum işe, tabi fotoğraflamayı da unutmadım :) Aslında bahçe işlerinden çok anlamıyorum ama elimizden geldiği kadar eşimle bu bahar bahçemizi çiçeklendirmeye çalıştık. Tabi annemin ve babamın katkılarını unutmayalım J
Gelelim sadede, neler yaptık?
Biliyorsunuz bir ay önce İsviçreye gidip geldim. Annem benim için sümbül ve lale soğanları almış, gelirken yanımda getirmiştim. Annemin hem Bursadaki hem İsviçredeki bahçesi çok güzel. Annem ve babam çiçek konusunda çok meraklılar J



Paketlerin üzerlerinde zaten bazı gerekli bilgiler yazıyor. Örneğin hangi aylarda ekilmeli hangi aylarda açar, kaç cm uzunluğuna erişir. Mart ayında ekilmesi gerekiyormuş soğanların, biz de eşimle ben döndükten bir hafta sonra ektik. Nasıl ektiğimize gelirsek; Toprağı kare bir şekilde 15 – 20 cm derinliğinde kaldırdık. Soğanları yerleştirdik ve aynı şekilde kapadık. Öncesinde çıkardığımız toprağı çapa ve tırmık yardımıyla biraz yumuşattık ki soğanlar rahat çıkabilsin J Ben her öbeğe annemin tavsiyesi üzere karışık soğan koydum ki farklı zamanlarda açtıkları için öbekte sürekli çiçek olsun.



Kapattıktan sonra suladık ve işlem bitti. 1 Hafta sonra uçlarını göstermeye başladı 2.-3. Hafta ise fotoğraflarda gördüğünüz gibi fuşya sümbüller açmaya başladı bile J Hepsi açınca tekrar paylaşırım fotoğraflarını.



Buarada yaz sonu çiçekler solunca soğanları çıkarmayın ve zarar görmelerini engelleyin, ertesi yıl tekrar açıyormuş, ne kadar karlı bir iş değil mi? Bir yıl ekiyorsunuz sonra defalarca açıyor.



Soğanları hallettik sırada kapımızın önündeki boş toprak alanı çiçeklendirmek vardı. Babamla annem geçen hafta ziyaretimize geldi. Onları bulmuşken tecrübelerinden faydalanarak çiçeklendirme işlemine el attım J İlk önce çiçek ve ağaç satan bir yerden çiçekler aldık. 






Daha sonra bir yapı marketten alman marka torf aldık (Almanyadan çıkan torflar kaliteliymiş) Çapa yardımıyla toprağı havalandırdık. Sonra gördüğünüz alana 80 Litrelik torf paketini boşalttık ve eşit bir şekilde yaydık, daha sonra çapa kazma yardımı ile torf ile toprağı karıştırdık ve düzleştirdik zemini. Sonra bir kürek yardımı ile 15 cm derinliğinde oyuklar açıp çiçekleri yerleştirdik ve kapadık. 



Biz bu şekilde bir desen oluşturduk çiçekler ile. Çiçekler bana biraz seyrek geldi ama babam çiçekler büyüyünce boşlukların azalacağını söyledi. Siz isterseniz daha sık da ekebilirsiniz. Sonunda bitti ve aldığımız sıvı çiçek besinini de suya karıştırarak çiçeklerimizi suladık. Bu da sonuç J

Hepinize kolay gelsin J